Ana içeriğe atla

Evhamlarla Mücadelede Etiketleme Yöntemi

"Kapıyı kilitledim mi?"
"Ocağı söndürdüm mü?"
"Ütünün fişini çektim mi?"

Her eylemden sonra kendimize bu tür sorular sorduğumuz, yaptığımız işi tekrar tekrar kontrol ettiğimiz zamanlar olur. Kontroller aşırıya varmadığı sürece normaldir ve hatalarımızı düzeltmemizi sağlar. Ama ütünün fişini çektiğimizi tekrar tekrar gördüğümüz ve bildiğimiz halde zihnimizde hala "Ya çekmediysem!" şeklinde düşünceler oluşuyorsa hayatımızın akışı sekteye uğrar, ruh sağlığımız bozulur. Bu tür düşünceler evham ya da takıntıdır.

Takıntılar gittikçe daha geniş alanlara yayılabilir. "Benden bahsediyorlar!" "Hakkımda dedikodu yapıyorlar!" "Aleyhime bir şeyler yapacaklar!" gibi düşünceler somut gözlem ve şahitliğe dayanmıyorsa tamamen evhamdır. Kurtulmamız, zihnimizden söküp atmamız gereken olumsuz düşüncelerdir.

Resim Grae Dickason tarafından Pixabay'a yüklendi

Ne yazık ki düşüncelerimizin bir kısmı kontrolümüz dışında otomatik olarak ortaya çıkar ve bu düşünceler genellikle hayatın gerçekleriyle çelişki halindedir. Artık kontrolü adete bir otomatik pilot devralmıştır. Çocukluk çağlarından itibaren zihne giren düşünce tohumları bilinçaltına atılır, bu tohumlar orada mayalanır, farklı şekillere bürünür, takıntı ve evham halini alır, hayatın sonraki yıllarında beklenmedik zamanlarda beklenmedik şekilde ortaya çıkarlar.

Genellikle etkinliklerden, işten, meşguliyetten uzak olduğumuz, kendimizle baş başa kaldığımız zamanlarda hayal gücümüz düşüncelerimizi tetikler. Düşündüklerimize inanmaya ve onlara uygun gelen davranışlar sergilemeye başlarız. Her şey ilkin düşüncede başlar. Düşünceler gerçeklere ne kadar uygunsa ruh sağlığı o kadar dengede olur. Gerçek dışı evhamlarla boğulup bunaldığımız gibi gerçeğe uygun düşüncelerle sağlığımızı ve üretkenliğimizi, moral ve motivasyonumuzu muhafaza ederiz, topluma uyum sağlarız.

Kendini tanıma, kendini çözümleme ve kontrol altına almanın ilk adımıdır. Etiketleme yöntemi, bu kapsamda evhamlarla bilinç düzeyinde başa çıkmada temel ve ilk adımlardandır.

Hayatın akışı içinde hangi düşüncenin gerçek, hangi düşüncenin evham olduğuna pek dikkat etmeyiz. Kaybettiğimiz nokta burasıdır. Evhamı evham, gerçeği gerçek olarak zihnimizde etiketleyebilirsek kontrolü otomatik pilottan kendimize devretmiş oluruz. İnsan zihni olumlu bildiklerini sürdürme, olumsuz bildiklerini durdurma eğilimdedir.

"Ütünün fişini çektim mi?" Bu soru ilk kez aklıma geldiğinde normaldir. Zihnimde "normal" olarak etiketliyorum. Gidip kontrol ediyorum. Fişi çekmişim. Başka odaya geçiyorum. Tekrar aynı soru: "Ütünün fişini çektim mi?" Kontrolden sonra fişi çektiğimi gördüğüm halde aynı soru zihnimde belirdiği için bu düşünceyi "evham" olarak etiketliyorum. Etiketleme alışkanlık halinde geldiğinde evhamlarla mücadele başlamış olur. Sonunda savaşı kazanan biz oluruz. Diğer düşünceleri de etiketlemek faydalı olur. Örneğin faydalı düşünceler "olumlu" etiketiyle belirgin hale getirilebilir.

Herkes kendi etiket sistemini kendisi yapabilir. Örnek olarak şu etiketler kullanılabilir:

  • Evham: Takıntılar, gerçekliği kanıtlanmamış, gözleme dayanmayan veya gözlemlere aykırı düşünceler.
  • Normal: Olumlu veya olumsuz tarafı olmayan düşünce akışları.
  • Olumlu: Motive eden, huzur veren, amaçlara dönük, pozitif düşünceler.

Düşünceleri etiketlemek; onları sınıflandırmak, ölçmek, değerlendirmek anlamına gelir. Etiketleme yöntemi ile düşüncelerimize olumlu veya olumsuz notlar vermiş oluruz. Zihnimizde olumlu etiketler ödül, olumsuz etiketler ceza işlevi görür. Ödüllendirilen düşünceler gelişme, cezalandırılan düşünceler sönme eğilimi gösterir.

ÖNEMLİ NOT: Takıntılar, evhamlar çok aşırıysa ve kontrol edilemiyorsa uzman yardımı almak; psikolojik danışmalara katılmak, psikologlara ve/veya psikiyatristlere başvurmak gerekir.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Meslek ve Kariyer Planlamasında İlgi ve Mesleki İlgi Ölçekleri

Jackson Mesleki İlgi Envanterinin Üniversite Öğrencileri Üzerinde Bir Uyarlama Çalışması  başlıklı doktora tezimin  [Okuyun/İndirin] kuramsal bölümlerinden düzenlediğim yazı. Bu yazıda Türkiye’de eğitim, meslek ve kariyer alanlarına yönlendirme süreçleri kapsamında psikolojik bir özellik olarak mesleki ilginin yeri ve ölçülmesi konuları değerlendirilmiştir. Mesleki ilgi kavramının tanımları ve kuramsal çerçevesi incelenmiştir. Ardından mesleki ilgilerin ölçülmesine ilişkin uygulamalar tanıtılmıştır. Mesleki ilgi ölçeklerinin gelişim süreçleri açıklanmıştır. Bu kapsamda ülkemizdeki durum yorumlanmıştır. Bilgi çağı olarak adlandırılan günümüzde meslek ve iş içerikleri çeşitlenmiştir. Bir tarafta çok farklı meslek alanları gelişirken diğer tarafta çok farklı alanlarda eğitilmiş, yetiştirilmiş insanlar bulunmaktadır. Uygun mesleklere uygun insanların seçimi ve yönlendirilmesi bir problem alanıdır. Eğitim sürecinde gerçekleşen çeşitli alanlara yönelmelerin ve

Olumsuz Öğrenmeleri Anlamak ve Söndürmek

Kaygı, korku, güvensizlik, pişmanlık, çekingenlik, utangaçlık, içe kapanma gibi birçok olumsuz duygu günlük hayatta rahatsız edici haller alabilir. Onları kontrol altına almak, yoğunluklarını ve etkilerini azaltmak ve söndürmek isteriz. Olumsuz duyguların potansiyel olarak varlığı normaldir. Kişi, gerçek tehlike ile yüz yüze geldiğinde bu duygular tehlike uyarıcısına organizmanın verdiği doğal tepkilerdir. Ne yazık ki doğal tepkiler, zamanla öğrenme yoluyla kazanılan ve genellemeler yoluyla geniş alana yayılan gereksiz ve rahatsız edici hale dönüşebilir. Bir uçak yolculuğunda uçağın türbülansa girip tehlike atlatması her yolcuyu korkutur, kaygılandırır. Korku bu durumda gayet normal ve doğal tepkidir. Kaza olması halinde organizma kendi içinde otomatik savunma mekanizmalarını çalıştırır. Kişi, koltuklara daha sıkı yapışır, kendini büzer, nefes alışları hızlanır. Ama diğer zamanlarda kaza olasılığını sürekli düşünüp uçaklardan korkmak, uçakla seyahat edenl

Öğrenme Stilleri

Öğrenme yaşam boyu süren bir zorunluluk, aynı zamanda bir keyiftir. Öğrenilecek bilgi kişiye kendi algı yolları kanalından girer. Bilgiyi kendine çekme kanaları öğrenme stilleri olarak adlandırılır. Temel olarak (1) görsel, (2) işitsel, (3) okuma/yazma ve (4) kinestetik olmak üzere dört tür öğrenme stili vardır. Kinestetik, bütün duyu organlarının kullanıldığı katılım, eylem, uygulama ve yapma davranışlarını içerir. Öğrenmenin Önemi Öğrenme ekmek gibi su gibi zaruri bir ihtiyaçtır. Çağdaş dünyada varlığımızı sürdürmek ve gerçekleştirmek için yaşam boyu öğrenmek zorundayız. Aşağıda, karşı karşıya olduğumuz öğrenme alanlarına ilişkin bazı örnekler sıraladım. Liste, kişiden kişiye farklılık gösterir ve çok daha kabarıktır. Zaman süreçlerinde bunlara yenileri eklenir. Yeni satın aldığımız bir cihazın özellikleri Okuldaki dersler Sınavların kapsadığı konular Uymak zorunda olduğumuz hukuksal kurallar Yabancı dil veya yazılım gibi yeni bir alan Ç