Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Yılmazlık- Küllerinden Doğmak

Hayat normal seyrinde akarken karşınıza engeller çıktığında ne yapıyorsunuz? Kendinizi engellere teslim etmiyor, yolunuza devam etmenin bir yolunu buluyorsanız siz yılmaz kişisiniz. Bu yazıda yılmazlığın ne olduğu, nasıl kazanılıp geliştirileceği bilimsel kuramlar ve araştırmalar eşliğinde anlatılıyor. Yaşam serüveninde engellerden ürkmeyip bunlara meydan okuyan ve üstesinden gelen, kararlılık ve ısrarla yoluna devam eden, böylece amaçlarına ulaşan başarılı ve yetkin insanlara yılmaz, bu niteliğe yılmazlık diyoruz. Yılmazlık, beraberinde kendine güven, huzur, itibar, sevgi, takdir, dostluk gibi birçok olumlu getiriler sağlar. Harika bir şeydir. Araştırmalar, yılmazlığın ender rastlanan olağanüstü bir özellik olmayıp herkeste potansiyel olarak mevcut ve olağan olduğunu göstermektedir. Seviyesinin kalıcı ve değişmez değil, uygun ortam ve koşullar sağlandığında geliştirilebilir olması onu popüler hale getirmiştir. Bireylerin yanı sıra eğitimciler, anne b
En son yayınlar

Meditasyon- Farkındalık Nefesi

Sonunda, aşırı düşünme (overthinking) saplantılarından ve benzer sıkıntılardan kurtulmanın yolunu meditasyonda buldum. Bu tür sorunlarla uğraşanlara da tavsiye ediyorum.  1961 doğumluyum. Öğrenciliğim ve meslek hayatım memleketin çalkantılı dönemlerine rastlar. Objektiflik, bilimsellik, ahlak, etik yerine örgütlerin ve grupların basmakalıp normlarına kapılan insanlar arasında psikolojik dengemi korumam zor oldu. Hiçbir grubun manyetik alanına girmeden görev yapmak beraberinde kişilerarası çatışmalar getirdi. Bunaldığım, kaçacak sakin köşe aradığım zamanlar çok oldu. Nihayet 2002’de alnımın akıyla emekli oldum. Geriye baktığımda birçok başarılı proje ve kişiler arası çatışma görüyorum. Köşeme çekilip huzurlu bir hayat hayal ederken geçmişte yaşadığım sıkıntılar, anılar zihnimde düşünce olarak beni rahatsız etmeye başladı. Bir zamanlar ruh halimi günlüğüme şöyle yansıtmıştım: “Emekliliğin verdiği monotonluk yüzünden sık sık iç dünyama dalar, geçmişte ya

Psikolojik Çekim Yasası: Sevgi, Mutluluk, Bereket

“Aklıma gelen başıma geldi.” Aklıma gelen ilkin düşünceydi sonra gerçek oldu. “Her şey beklediğim gibi oldu.” Beklediğim ilkin düşünceydi sonra gerçek oldu. Önce düşünceler oluşur sonra onlara bağlı olgular gerçekleşir. Çekim yasasının (Law of Attraction) temeli bu tür eşleşmelerdir. Bize tesadüf olarak görünen düşünce-olgu bağlantısının arka planında çekim yasası vardır. Öyleyse bu yasayı kullanarak arzu ettiğimiz olguları kendimize çekebilir, istemediklerimizi kendimizden uzaklaştırabiliriz. Düşüncelerimizi değiştirerek… Düşüncenin Gücü Düşünce enerjidir. Bir zamanlar evrende sadece düşünce (Tanrı, kozmik bilinç) vardı. Kozmik bilinç ol dedi, oldu. Varlık, enerjinin değişik formları olup bedene bürünmüş, Yunus diye görünmüş halleridir. Evren, her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğu bir bütündür. Bütünlük, her şey için geçerli ortak yasaları egemen kılar. Olgular çekim yasasıyla yakınlaşır, eşleşir, yeni formlar oluşturur. Her şey gibi düşünceler de çe

Kişisel Amaçlar ve Öğrenme

Ah üniversiteyi kazansam! Ah mezun olsam! Ah işe girsem! Ah emekli olsam! Ah, Ah, Ah!.. Amacımı Biliyor Muyum? Beşikten mezara amaçların peşinden koşarız. Bir isteğimiz olur, doyacağımızı zannederiz, doymayız, daha isteriz. Nereye koşuyoruz? Gittiğimiz yer gerçekten olmamız gereken yer mi? Abraham Maslow 1950’li yıllarda insanı peşinden sürükleyen ihtiyaçları, birbirinin üstüne kurulan hiyerarşik basamaklar olarak betimledi. Piramidin tepesi yani en üst basamak kendini gerçekleştirmek. Oraya koşuyoruz. Maslow ihtiyaçları (1) fizyolojik, (2) güvenlik, (3) sevgi ve aidiyet, (4) saygınlık ve (5) kendini gerçekleştirme olarak tanımladı. Ona göre, en alt katmandan başlayarak, ihtiyaçlar tatmin edildikçe ardışık olarak sonraki katmanların ihtiyaçları ortaya çıkar. Maslow'un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Karşılanmamış ihtiyaç, tatminsizlik yaratır. Böylece ihtiyaçlar doyuma yön

Olumsuz Öğrenmeleri Anlamak ve Söndürmek

Kaygı, korku, güvensizlik, pişmanlık, çekingenlik, utangaçlık, içe kapanma gibi birçok olumsuz duygu günlük hayatta rahatsız edici haller alabilir. Onları kontrol altına almak, yoğunluklarını ve etkilerini azaltmak ve söndürmek isteriz. Olumsuz duyguların potansiyel olarak varlığı normaldir. Kişi, gerçek tehlike ile yüz yüze geldiğinde bu duygular tehlike uyarıcısına organizmanın verdiği doğal tepkilerdir. Ne yazık ki doğal tepkiler, zamanla öğrenme yoluyla kazanılan ve genellemeler yoluyla geniş alana yayılan gereksiz ve rahatsız edici hale dönüşebilir. Bir uçak yolculuğunda uçağın türbülansa girip tehlike atlatması her yolcuyu korkutur, kaygılandırır. Korku bu durumda gayet normal ve doğal tepkidir. Kaza olması halinde organizma kendi içinde otomatik savunma mekanizmalarını çalıştırır. Kişi, koltuklara daha sıkı yapışır, kendini büzer, nefes alışları hızlanır. Ama diğer zamanlarda kaza olasılığını sürekli düşünüp uçaklardan korkmak, uçakla seyahat edenl